Cumhuriyet Gazetesi / 10 Eylül 2022
1971 yılının sonbaharında “Dedepaşası”, Paris’te okuyan torunu Gülsün Toker’e yazdığı mektupta, Ankara’da resmi ziyarette bulunan İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’le görüştüğünü ve kendisini “resimlerdeki gibi güzel ve kibar bulduğunu” yazıyordu.
İran İmparatorluğu’nun 2500. yıldönümü etkinlikleri dolayısıyla Tahran’da düzenlenen törene katılan Kraliçe Elizabeth, dönüşte Türkiye’ye bir haftalık bir ziyaret yapmıştı. 18 Ekim 1971’de Ankara’ya gelen kraliçeye eşi Prens Philip ve kızı Prenses Anne eşlik ediyorlardı. Kraliyet Ailesi başkentte Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Nihat Erim ve bütün devlet ileri gelenleri tarafından özenle ağırlandılar. Çankaya’daki Camlı Köşk’te konuk edildiler. Düzenlenen resmi programda Anıtkabir ziyareti başta geliyordu. Kraliçe Gazi Yetiştirme Yurdu ve Hipodrom’a gitti, adına düzenlenen at yarışını izledi.
PAŞAYI AYAKTA KARŞILADI
Dışişleri Bakanlığı Protokol Dairesi Genel Müdürü Büyükelçi Veysel Versan başta olmak üzere herkes gezinin kusursuz olması için uğraşıyordu. Kraliçe Elizabeth’in hazırlanan programa eklenecek tek bir özel isteği oldu: İlk başbakanı olan Winston Churchill’den çok duyduğu İsmet İnönü ile, resmi programın dışında, baş başa özel bir görüşme istiyordu!
Kraliçe 2. Elizabeth ile İsmet İnönü arasındaki bu çok farklı buluşmanın tek tanığı, daha sonra parlak bir büyükelçi olacak genç bir diplomat, Daryal Batıbay’dı. Batıbay, dönemin Dışişleri Bakanı Osman Olcay tarafından, İnönü’nün görüşme kaydının devlet arşivinde bulunması görüşü üzerine görevlendirilmişti. İsmet Paşa, randevu öncesi Pembe Köşk’te buluştuğu genç diplomata daha önce hazırlandığı Türk-İngiliz ilişkileri ile ilgili bilgilerini doğrulattı. Paşanın istediği, kraliçe ile konuşurken kendisine işitme konusunda yardımcı olmasıydı. Gerçekten genç diplomata bütün görüşme boyunca iki önemli insanın hayret verici sohbetini hayranlıkla izlemekten başka fazla iş düşmedi. Daryal Batıbay bu görüşmeyi yıllar sonra mükemmel bir şekilde paylaştı:
“Camlı Köşk’ün büyük uzun salonuna girince kraliçe ayağa kalkıp, salonun ortasına gelerek İsmet Paşa’yı çok sıcak şekilde karşıladı. ‘20. yüzyılın seçkin şahsiyetlerinden biri ile görüşmekten çok mutluyum. Bana bu fırsatı verdiğiniz için size minnettarım. Sizi ziyarete ben gelemediğim için özür diliyorum; hükümdarlar da geleneksel kurallara uymak zorundalar’ diye mahcubiyetini belirtti.
Kraliçe, tahta çıktıktan sonraki ilk başbakanı olan Churchill’den İsmet Paşa hakkında övgü ve hayranlık dolu sözler dinlediğini, İsmet Paşa’nın, büyük bir ustalıkla, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı dışında bırakarak muazzam insani ve maddi kayıplar vermekten kurtardığını, savaş sonrası ortaya çıkan koşullarda ortak güvenlik için İngiltere ve Türkiye’nin müttefik ve yakın dost olmasından çok memnun olduklarını belirtti.
CHURCHİLL’İN MEKTUBU
İnönü de İkinci Dünya Savaşı’nda faşizmin yenilgiye uğratılmasında İngiltere ve Churchill’in rolü ve katkılarının tarihin şeref sahifelerinde yer aldığını, Churchill ile zor koşullarda dostça ve açık sözlü müzakereler yaptıklarını söyledi.”
Kraliçe, büyük ihtimalle Churchill’in 14 Mayıs 1950 seçimlerini kaybetmesinden sonra muhalefete geçen İsmet İnönü’ye yazdığı mektubu biliyordu: “Bana öyle geliyor ki tarih, general olarak kazandığınız zaferlerden başka, Türkiye Cumhuriyeti’ni İkinci Cihan Harbi’nin vahim tehlikeleri içinden nasıl sıyırıp geçirdiğinizi ve aynı zamanda Mustafa Kemal tarafından sert mücadelelerle kurulmuş liberal ve ileri hükümet sistemini nasıl muhafaza ettiğinizi hayranlıkla kaydedecektir. Dostça ve zevkli mülakatımızı daima hatırlarım ve politika sahnesinden şimdiki çekilişinizde size en iyi dileklerimi yolluyorum.”
TARİHTE YERİNİ ALDI
Churchill’in unutamadığı, 30 Ocak 1943’te Adana Yenice’de bir tren vagonu içinde yaptıkları zorlu buluşmaydı. İki gün boyunca İnönü, ülkesini savaşa sokmaya niyetli İngiltere başbakanına karşı koymuştu. Aynı direnci daha önce bir başka İngiliz’e, Lozan’da Lord Curzon’a da göstermişti. Bu nedenle, Churchill “dünyayı atlatıp harbi kazanan adam”, İnönü ise “Churchill’i atlatıp, yurttaşının kanını dökmeden harbi kazanan adam” olarak biliniyorlardı!
Kraliçe ile İnönü’nün Camlı Köşk’teki görüşmeleri bir saate yakın sürdü. Kraliçe, sohbet sırasında, protokol dışına çıkarak, sehpada bulunan çay servisini bizzat yaparak İsmet Paşa’nın fincanına çay koydu. Odada bulunan genç diplomata ise “Lütfen kendinize yardım edin” diyerek yol göstermiş!
Görüşmenin sonunda İsmet Paşa ayağa kalkarak kanepelerin önünde kraliçeye veda etmek istemiş, onu başıyla selamlayarak, sırtını dönmeden kapıya doğru geri geri adım atmaya başlamış ama kraliçe hızlı adımlarla İnönü’nün yanına gelmiş ve koluna girerek onu köşkün dış kapısına kadar geçirmiş.
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth 8 Eylül’de, 96 yaşında hayatını kaybetti. Buckingham Sarayı’nın kapısına ölüm ilanı şu basit sözcüklerle asıldı:
“Kraliçe bu öğleden sonra Balmoral’da huzur içinde yaşamını yitirmiştir.”
Elizabeth-İnönü buluşması da tarih içindeki yerini aldı.
GÜLSÜN BİLGEHAN