CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan, ”Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı. Ama özel yetkili mahkemeler Devlet Güvenlik Mahkemelerinin belki çok daha fazlasını daha zarar vererek yapmaya devam ediyor” dedi.
Bilgehan, CHP Malatya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, dün Malatya’da 7 katlı bir binanın çöktüğünü anımsattı.
”Allah’tan can kaybı yok” diyen Bilgehan, 21. yüzyılda, dünyanın 17. büyük ekonomisinin olduğu bir ülkede bu gibi olayların üzücü olduğunu kaydetti.
Ankara’dan aday gösterildiğini ve dün bazı gecekondu semtlerinde ziyaretlerde bulunduğunu anlatan Bilgehan, ”Hepimizin bu yoksulluktan, işsizlikten, gördüğümüz sefaletten sorumluluk duyarak düşünmesi gerekiyor. Bu kampanya döneminde bizim gördüklerimizi iktidar mensupları gördüğü zaman nasıl cevap veriyorlar? Çünkü, ben gördüğüm sefalete, işsizliğe, aile dramlarına bir yanıt veremiyorum” ifadesini kullandı.
Muhalefette olsun, iktidarda olsun, Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu durumu olağan kabul etmenin mümkün olmadığını savunan Bilgehan, ”Aileler için bugün en önemli sorun çocuklarının geleceği. İyi bir eğitim görmeleri, bir diploma alabilmeleri. Bunu da nüfusun çok azı yüksek öğrenime kadar yapabiliyor. Ama bugün şu çelişkiye bakın. YGS’ye giren öğrencilerin ve ailelerinin karşı karşıya kaldığı duruma bakın” diye konuştu. Ülkedeki yoksulluğun olağan karşılanacak ya da burslarla ve yardımlarla çözülecek sorunlar olmadığını ileri süren Bilgehan, ”Türkiye’nin zor şartlardan daha önce de geçtiğini biliyorum. Tabi, bu şartları gülümseyerek kabul edip en büyük çılgın proje olarak İstanbul’daki kanalı sunmak hakikaten o yoksul insanlarla alay etmeye benziyor. Bunu takdir edecek olan seçmenlerimizdir” dedi.
CHP’nin Türkiye’ye çok partili demokrasiyi getiren parti olduğunu anlatan Bilgehan, şunları söyledi:
”Dedem seçimleri kaybettiği zaman bile ‘Benim en büyük zaferim bu yenilgimdir’ demişti. Acaba dedem bugünleri görse idi ne düşünürdü? 57 gazeteci hapiste. Bunların hangi nedenlerle hapiste olduğunu bilmiyoruz. Onlar da bilmiyorlar. Suçlu da olabilirler. Ama adalet yıllarca onları tutuklu olarak bir karar vermeden hapiste bırakırsa olmaz. Mademki artık Avrupa Konseyine üyeyiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları var. AB’ye aday ülkeyiz. Bunlar olmuyor.
Avrupa Konseyinde 2004 yılında muhalefet milletvekili olarak başbakanımızın gelip konuştuğu dönemi biliyorum. Ben de o salondaydım. Zaten biz o demokratikleşme paketlerini birlikte kabul etmiştik. Türkiye ilerleyen gelişen bir ülke görünümündeydi. Biz de, muhalefet milletvekili olarak memnuniyetle karşılıyorduk. Şimdi, geçenlerde bir daha gitti aynı yere. Yüzde 10 barajını savundu. ‘Demokrasi ile ilgili bir şey değildir. İstikrarı korumak için gereklidir’ dedi. Dünyada hiçbir ülkede, Avrupa’da, yüzde 10 barajı gibi demokrasinin önünde bir engel yok. Yüzde 10 barajını kaldırmak gerekiyor. Yüzde 10 barajının tutulmasını söyleyen bir kişiye demokrat diyemeyiz. Ve o sırada Avrupa Konseyinde Türkiye’nin artık gerilemekte olan, tek adam hakimiyetine giden bir ülke görünümünde olduğunu ben de izledim. Üzüldüm. Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı. Ama özel yetkili mahkemeler Devlet Güvenlik Mahkemelerinin belki çok daha fazlasını daha zarar vererek yapmaya devam ediyor.”
Anadolu Ajansı – 4 Mayıs 2011